AİLE DİZİMİ

 'Aile dizimi’ ni belki daha önce duymuş olabilirsiniz. Kısaca kişinin geçmişten itibaren ailesinde yaşanmış olan travmatik olaylar ve bu olayların kişinin şu anki yaşamına olan etkilerini çözümleme şeklinde özetleyebiliriz. Bu arada ‘geçmiş’ ile kastedilen çocukluk yılları değil, belki yüzyıllar öncesi…

Aile dizimi nedir, nasıl yapılır?

Türkiye’de aile dizimi, aile sergisi ya da aile dizilimi olarak bilinen yöntemi aile konstelasyonu olarak tanımladığımı belirtmek istiyorum. Konstelasyon; ilgili şeylerin birbirine göre konumu, durumu anlamındadır. Psikoterapi literatürüne filozof Bert Hellinger tarafından oluşturulan ‘Family Constellation Work’ yani ‘Aile Konstelasyon Çalışmaları’ ile girmiştir. Hellinger, 70 ve 80’lerde Batı terapi dünyasında eğitim görmüş, çalışmış ve kendi aile konstelasyonu tekniğini geliştirmiştir. Buna göre her aile bir sistem oluşturur ve ailenin her bir bireyi bu sistemin bir parçasıdır. Sistemde herkes eşittir, kimse diğerinin yerini inkar etmemeli, yüreğinde diğerlerine saygın ve onurlu bir yer vermelidir. Sistemde oluşabilecek herhangi bir travma daha sonraki nesillleri etkiler ve psikolojik sorunlar olarak ifade bulur. Şu an yaşadıklarımız bize geçmişte yaşananların bir mirasıdır.

Nasıl yapılacağına gelince, konstelasyon kolaylaştırıcısı (uygulayıcısı, danışmanı) eşliğinde grup seansı ya da bireysel olarak yapılabilir. Her iki durumda da temsilcilere ihtiyaç olacaktır. Klasik bir aile konstelasyonun ilk aşaması, danışan kişinin tüm ailesine toplu bir bakış şeklindedir. Danışanı etkileyen herkes belirlenir. Daha sonra danışan, konstelasyon uygulayıcısının yönlendirmesiyle, aile içinde yaşanmış travmaya yol açabilecek olayları kısa ve net cevaplarla yanıtlar. Kendisi için öneme sahip aile bireylerini temsil edecek kişileri grup içerisinden seçer. İlk aşamada; bu temsilcilerin tepkileri ile danışanın verdiği bilgi birleşerek birtakım saklı dinamikleri gün yüzüne çıkarır. Son aşamada ise aile sistemi içindeki herkes, sevgi akışını sağlayacak şekilde olması gereken yere konumlandırılır ki bu dönüşüm ve şifa için insan ruhuna çok derin bir dokunuştur.

Şu an hayatta olmayan aile bireylerinin yaşadıkları, kişinin şu anki hayatını nasıl etkileyebiliyor? Örneğin 3 kuşak evvel olmuş bir cinayet, kürtaj ya da intihar bugünkü hayatı nasıl etkiliyor?

Bu soruyu cevaplarken çok hassas olunması gerektiğini ve özellikle bir genelleme yapamayacağımızı üstüne basarak vurgulama ihtiyacının gerekli olduğunu belirtmek istiyorum. Çok uzun anlatılması gereken ve derin bir konuyu şu şekilde özetleyebilirim. Daha önceki kuşaklarda yaşanmış aile sisteminde güçlü, sıkışmış enerji ya da travma oluşturabilecek cinayet, intihar, kürtaj gibi yaşanmışlıkların daha sonraki kuşakları olumsuz anlamda etkilemesi, olayın yaşandığı dönemde aile sistemine ait insanların bu yaşanmışlıklardaki duruşu ile doğrudan bağlantılıdır. Eğer yaşanılan dönemde aile sistemindeki kişiler yaşananı yok saydıysa, sorumluluk almadılarsa, kabul edemedilerse bu enerji kolektif vicdan gereği daha sonraki kuşaklar tarafından telafi edilmek üzere üstlenilir. Daha önceki kuşaklardaki yaşanmışlıkların bugüne etkisini görmek, tespit etmek ve bunlarla ilgili ‘bilen alan’da konstelasyon çalışmaları yapmak ne kadar önemliyse, “Kürtajda mutlaka yük alınır ve bir şekilde bedel ödenir.” demenin doğru olmadığını belirtmek de bir o kadar önemlidir. İnsanları ‘korku’ ile koşullandırmış olursunuz.

Sistem nasıl çalışıyor? Olmuş olan her olay kaydediliyor ise bir travma ya da negatif durum yaşadığımızda ne yapmalıyız?

Sistem çok temel olarak şu şekilde çalışıyor. Derin düzeyde işbaşında olan ve hiçbir şekilde hiçbir şeyi dışlamayan sistemik bir bilinçdışı ve bu bilinçdışının yeniden dengeleme girişimlerine farkında olmadan aracılık eden kişilerin bireysel vicdanında hissettikleri. Kişilerin doğuştan bağlı bulundukları aile sistemi dahil, daha bir çok sisteme aidiyetlerinin devamını sağlamak adına bireysel ve kolektif vicdanın her zaman iş başında olduğu bir sistemden bahsediyoruz bir yönüyle de.